Haber / Duyuru

"4. TARIM VE ORMAN ŞURASI: KIRSALDA SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM ATÖLYESİ"

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Ankara’da düzenlenen "4. Tarım ve Orman Şurası: Kırsalda Sürdürülebilir Yaşam Atölyesi" başladı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Dr. Cevdet Yılmaz, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğünde gerçekleştirilen atölyenin açılış programında yaptığı konuşmada, Orta Vadeli Program'da hayata geçirilen makro politikaların en önemli sektörel bileşenlerinden birinin tarım ve kırsal kalkınma olduğunu söyledi.

Tarım ve kırsal kalkınmayı, gıdayı stratejik bir alan olarak gördüklerini belirten Yılmaz, şöyle konuştu:

"Dolayısıyla bu alana köklü, uzun vadeli politikalarla yaklaşmak durumundayız. Tarımın bu tarihsel konumunun yanı sıra özellikle son dönemlerde iklim değişikliği, tedarik zincirlerinde kırılmalar, dünya nüfusunun geldiği nokta, afetler birçok unsurla birlikte gıda arz güvenliğinin çok önemli olduğunu görüyoruz. Kalkınma politikalarında olduğu gibi kırsal alanda da yeşil ve dijital dönüşüme önem veriyoruz. Kırsal dediğimiz zaman kırsal turizmden yenilenebilir enerjiye, kırsal el sanatlarına, ticarete varıncaya kadar birçok aktivite aklımıza gelmek durumunda. Biz de bu kırsal kalkınma çerçevesinde çok çeşitli programlar, kurumsal yapılar gerçekleştirdik son 20 yılda. IPARD, TKDK, Kırsal Kalkınma Yatırımlarını Destekleme Programı, Uzman Eller Programı, Genç Çiftçi Programı gibi çok çeşitli programlarla, hibelerle kırsal kalkınmayı destekledik. Bugüne kadar yaptığımız bu desteklerle 96 bin proje hayata geçmiş, yaklaşık 126 milyar lira hibe destek sağlanmış ve bunlarla 281 bin kişiye istihdam imkânı oluşturmuş durumdayız. Üretken yapay zekanın sulama verimliliğinden tarımsal diğer faaliyetlere varıncaya kadar birçok alanda kullanılması, Tarım ve Orman Bakanlığı ile tarım kuruluşlarının içinde çok güçlü yapay zekâ birimlerinin olması gerekiyor."

Türkiye tarımsal hasılada dünya 10’uncusu

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ise kırsal kalkınmanın gıda arz güvenliğinin teminatı olduğunu dile getirdi.

Son yıllarda yaşanan gelişmelerin tarım ve gıdanın ne kadar kritik olduğunu çok daha iyi ortaya koyduğunu vurgulayan Yumaklı, bu süreçte üretimden vazgeçmediklerini ve ürün yokluğu yaşanmadığına işaret ederek, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın işaret ettiği gibi, durursak düşeceğimizi, gevşersek kaybedeceğimizi, hedeflerimizi unutursak yolumuzu şaşıracağımızı biliyoruz. Bu nedenle hep ileriye bakıyoruz. Bugün Türkiye 68,5 milyar dolar tarımsal hasılasıyla Avrupa'da birinci sırada, dünyada ise ilk 10 ülke arasında. Vatandaşlarımızın ve ülkemize gelen turistlerin gıda ihtiyacını sorunsuz karşılarken bir yandan da 180'den fazla ülkeye 2 bin 200 çeşit ürün ihraç ederek, ekonomiye yıllık 32,6 milyar dolar destek sağladık. Atölye çalışmalarımızda konularında uzman kişiler, tüm paydaşlarla birlikte çalışmaları enine boyuna istişare edecekler. Buna kısaca biz 'tecrübe paylaşımı' diyebiliriz. Aslında bu çalışma, Türkiye'nin tarımdaki geleceğine yön verecek. Atölye çalışmalarında kazanılan tecrübeler raporlanacak ve halihazırda çalışmalarına devam eden 15 şura çalışma grubumuzla paylaşılacak. Biz bu kapsamda diyoruz ki açık uçlu hiçbir alan kalmasın. Çünkü Türkiye Yüzyılı'na tarımın damga vurmasını istiyoruz." ifadelerini kullandı.

TKDK Başkanı Antalyalı "Özel Oturum"da konuştu

Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) Başkanı Dr. Ahmet Antalyalı ise Şura Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ali Recep Nazlı moderatörlüğündeki "Özel Oturum"da yaptığı konuşmada, sürdürülebilir kırsal kalkınmanın, yalnızca ekonomik büyümeyi hedefleyen bir süreç değil aynı zamanda doğal kaynakların korunmasını, toplumsal refahın artırılmasını ve gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre bırakılmasını esas alan bütüncül bir yaklaşım olduğuna değindi.

Kırsalda yaşayan vatandaşların sosyal refahını artıracak eğitim, sağlık ve alt yapı yatırımlarıyla kırsal alanların cazip hale getirilmesinin sürdürülebilirliği güçlendireceğini belirten Antalyalı, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Kırsal kalkınma kavramı küresel ölçekte olduğu gibi ülkemizde de değişime ayak uydurmakta ve insanımızın kırsalda sürdürülebilir bir yaşam için değişen ihtiyaçlarına cevap verebilmenin yolunu aramaktadır diyebiliriz. Son 20 yıla baktığımızda, kırsal ekonominin geliştirilmesi, kırsal turizmin canlandırılması, çevresel önlemler, iklim değişikliği ile mücadele gibi amaçlar tüm Dünya’da ortak çalışma konuları arasında sayılıyordu. Ancak son 5 yılda bunların yanı sıra, dijitalleşme, üretim sürecinde artmakta olan enerji ihtiyacına yönelik yenilenebilir enerji üretimi, doğal kaynakları tüketmeksizin ve tabiatın dengesini bozmaksızın gelecek nesillerin gereksinimlerini de göz önüne alınmasıyla döngüsel ekonomiye geçiş, köyden kente göç gibi kırsalda sürdürülebilir bir yaşamın handikaplarından kaynaklı sosyal inovasyon gibi kavramların yeni trend olarak kırsal kalkınmada ön plana çıktığını gözlemliyoruz. Son yıllarda yürütülen programlar ve yapılan akademik yayınlar incelendiğinde, Kuzey Amerika ve Avrupa başta olmak üzere Dünya’nın neredeyse tüm bölgelerinde dijital teknolojilerin tarım ve kırsal kalkınmada daha çok kullanılmaya başladığını görüyoruz. Bu anlamda Türkiye’de de Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu, bu vizyonla ve dünyadaki güncel uygulamalarla senkronize şekilde kırsal kalkınma politikalarına rehberlik etmektedir. Biz TKDK olarak 14 yıldır Avrupa Birliği IPARD Programı kapsamında kırsalda yaşayan halkımızın gerek refah seviyesinin artırılması suretiyle kır-kent arasındaki sosyal ve ekonomik farkın azaltılması, gerekse diğer ülkelerle hem gıda güvenliği hem de gıda güvenilirliği açısından rekabet gücünün artması için destek veriyoruz."

IPARD Programı'yla 25 binden fazla proje yatırıma dönüştü

Antalyalı, TKDK olarak bugüne kadar 25 binden fazla projeye verilen 47,3 milyar TL hibe desteği ile Türkiye’ye yaklaşık 100,7 milyar TL tutarında yatırım kazandırıldığını anımsattı.

IPARD I’de Türkiye’ye ayrılan fonun yüzde 99,4`ünü kullanarak yatırıma dönüştürdüklerine dikkati çeken Antalyalı, "IPARD II’de ise tahsis edilen fonun yüzde 99,7’sini kullandık. Kırsal kalkınma desteklerinin bütün Avrupa Birliği üyesi ve aday ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de bütüncül bir şekilde yönetilmesinin, mükerrerlikleri, çakışmaları ve farklı uygulamaları önleyerek hizmetlerin kalitesini artıracağını, insanımızın refah seviyesini yükselterek, aynı zamanda kaynak israfını önleyeceğini düşünüyorum." diye konuştu.

Antalyalı, oturumun sonunda katılımcıların sorularını yanıtladı.

Atölyenin 1. günü plaket takdimleriyle sona erdi.

Şura 28-30 Nisan'da gerçekleştirilecek

Atölye, alanında uzman panelistlerin konuşacağı ve soruları yanıtlayacağı çeşitli oturumlarla 20 Şubat Perşembe günü sona erecek.

Şura’nın 28-30 Nisan 2025 tarihlerinde gerçekleştirilmesi planlanıyor. Şura'nın Sonuç Bildirgesi ise mayıs ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklanacak.